Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s

May 16, 2017 | Author: Meryem Gökçek | Category: N/A
Share Embed Donate


Short Description

1 Fatih ÖZTOP 1 SUÇ CETVELLERİNE GÖRE OSMANLI DEVLETİNDE ADAM ÖLDÜRME SUÇU: AYDIN VİLA...

Description

Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

Fatih ÖZTOP1 SUÇ CETVELLERİNE GÖRE OSMANLI DEVLETİNDE “ADAM ÖLDÜRME” SUÇU: AYDIN VİLAYETİ ÖRNEĞİ (1908-1916) Özet Osmanlı Devleti’nin son döneminde, suçları takip edebilmek ve faillere dair bilgileri toplu halde görebilmek maksadıyla tutulan iki türlü suç cetveli bulunmaktadır. Bunlardan ilki, cinayet suçlarının mahalli, faillerin isimleri, suçun detayları gibi bilgileri içeren “vukuat-ı cinaiye cetvelleri”, ikincisi ise vilayet dâhilinde gerçekleşen tüm suçları ve faillerin niteliklerini rakamsal olarak ve toplu halde içeren “ceraim-i umumiye cetvelleri”dir. Bu cetvellerin düzensiz bir şekilde tutulmasından dolayı, suçların ve faillerin durumunu kronolojik olarak takip etmek mümkün olmasa da, özellikle ceraim-i umumiye cetvellerinin içerdiği bilgiler sayesinde faillerin ve dolayısıyla toplumun genel durumuna dair bir değerlendirme yapmak mümkün olmaktadır. Bu çalışma içerisinde, toplumsal iniş ve çıkışların, savaşların yaşandığı bir süreç olan 1908-1916 yılları arasında, adam öldürme suçu faillerinin nitelikleri ve bu suçun Aydın Vilayeti dâhilinde ne düzeyde meydana geldiği incelenecektir. Anahtar Kelimeler: II. Meşrutiyet, Aydın Vilayeti, Adam Öldürme, Cinayet, Suç ACCORDING TO CRIME SCHEDULES “MURDER” IN THE OTTOMAN EMPIRE: THE CASE OF AYDIN PROVINCE (1908-1916) Abstract In the last period of Ottoman Empire, there were two kinds of crime schedules which were maintained in order to follow crimes and see batch information about perpetrators. First of them was “felony schedules” which contained information about crime scenes, perpetrators name and details about

1

Yrd.Doç.Dr., Ağrı İbrahim Çeçen Üniv. Fen-Edebiyat Fak., Tarih Böl. [email protected]

Fatih Öztop

felonies; the second were “general crimes schedules” which contained all occuring crimes in the province and characteristic of perpetrators by numbers. Because of these schedules had been not written regularly and chronologicly, it’s not possible follow criminal timeline and perpetrators; however, through the information obtained from general crime schedules, it is possible to evaluate perpetrators and in the meantime the society’s general situation. Within this study characteristic of perpetrators of murder and level of the crime in Aydın Province, in the years between 1908-1916, when there were social unrests and the wars will be investigated. Key Words: 2nd Constitutional Period, Aydın Province, Murder, Felony, Crime

Son Dönem Osmanlı Hukukunda Adam Öldürme Suçu İncelediğimiz dönemde yürürlükte olan 1858 tarihli Osmanlı ceza kanunnamesine göre suçlar; cinayet, cünha ve kabahat olarak 3’e ayrılmıştır. Bu tasnif, suçların türünden ziyade, ceza süresi ve türüne göre şekillenmiştir. Cezası idam, müebbet veya muvakkat kürek, kalebentlik, sürgün, memuriyetten mahrumiyet, medeni kanundan düşürme olan suçlar “cinayet”tir. “Cünha” kapsamındaki suçlar için hapis, sürgün, memuriyetten uzaklaştırma ve para cezaları öngörülmüştür. Hapis cezasının müddeti, suçlunun hapse girişinden itibaren yirmi dört saatten başlayarak en fazla üç senedir. Suçlu, bulunduğu yerden bir başka bölgeye, üç aydan üç seneye kadar sürgün edilmelidir. Memuriyetten uzaklaştırma cezası alanlar, görevden üç aydan altı seneye kadar uzaklaştırılır ve bu süre boyunca maaşları kesilir. Memur olmayanlar bu cezaya çarptırılırsa, hak etseler dahi memuriyete alınmazlar. “Kabahat” ise uyarı cezası olarak belirlenmiş olan yirmi dört saatten bir haftaya kadar olan hapis cezaları ile 100 kuruşa kadar olan para cezasını gerektiren fiilleri ifade etmektedir. Osmanlı hukuku, adam öldürme (katl) vakalarını sınıflandırırken ilk olarak “kasıt” unsurunu gözetmektedir. Cezaların ağırlığına da, vakalarda kastın olup olmadığına göre karar verilmektedir. Bu bağlamda öldürme suçları, çeşitli isimlerle sınıflandırmış ve suç cetvelleri içerisinde de bu isimlerle yer almıştır. Bu tanımlar şöyledir: Planlayarak adam öldürme2: Bir kimseyi planlayarak ve eylemi önceden tasavvur ederek öldürmeyi ifade eder. Kesin bir öldürme kastı vardır. Pusu kurarak öldürme, suikast düzenleme, zehirleme gibi öldürmeler bu tasnif içerisinde yer alır. Planlamadan adam öldürme3: Bu tip öldürmeler, bir kişiyi önceden planlamadan öldürmeyi ifade etmesine karşın katil, öldürme amacını taşımaktadır. Yani, kazaen öldürmeler bu tanım içerisinde yer almaz. Mesela, çıkan bir tartışma sonucu, bir anlık öfke ve sinirle tartıştığı kişiyi kalbinden bıçaklayarak öldüren kişi bu suçla yargılanır. Kazaen ve darben öldürme4 : Bu tür öldürme vakalarında, failin öldürmek gibi bir amacı yoktur ancak, bir kazaya sebebiyet vermek suretiyle yahut maktule karşı (normal şartlarda) öldürücü olmayan bir darp nedeniyle ölümüne sebep olmak durumlarını ifade etmektedir.

Taammüden katl Gayrı taammüden katl 4 Kazaen telef-i nefsiye sebebiyet vermek, darben telef-i nefsiye sebebiyet vermek. 2 3

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

76

Suç Cetvellerine Göre Osmanlı Devletinde “Adam Öldürme” Suçu: Aydın Vilayeti Örneği (1908-1916)

Alt ve üst soydan birisini öldürme5: Katilin üst soyundan gelen, anne, baba, amca, dede, teyze, hala, dayı vb. kişileri öldürmesi durumudur. Aynı şekilde katilin çocuklarını, yeğenlerini öldürmesi vakaları da alt soydan birisini öldürmek şeklinde adlî terminolojiye geçmiştir. Üst soydan birisinin öldürülmesi vakaları, kasıt koşulu aranmaksızın idam cezasıyla cezalandırılmaktadır6. Suç Cetvellerine Göre Aydın Vilayetinde “Adam Öldürme”Suçu ve Failleri Vukuat-ı cinaiye cetvellerine göre, 24 aylık dönemde Aydın vilayeti içerisinde toplam 611 öldürme vakası yaşanmıştır. Vakaların %39’unda birden fazla fail mevcuttur7. 611 cinayet için tanımlanan fail sayısı 850’dir. 71 suçun da faili tespit edilememiştir ki, bu vakalar için de katillerin birden fazla kişi olabileceği hesap edilmelidir. Bu vakaların 259 tanesi İzmir sancağında, 107 tanesi Aydın sancağında, 65 tanesi Denizli sancağında, 163 tanesi Saruhan sancağında ve 17 tanesi ise Menteşe sancağında gerçekleşmiştir8. Buna göre, Aydın vilayetinde meydana gelen öldürme vakalarının aylık ortalaması 25,45’dir. Bu tablodan yola çıkarak söylenebilir ki suç, vilayetin idari merkezi olan İzmir’de en yüksek düzeydeyken, İzmir’den uzaklaştıkça suçun sayısında da artış gerçekleşmektedir. İzmir’e en yakın iki sancak olan Aydın ve Saruhan’da meydana gelen suçu sayısı, İzmir’e daha uzak mesafedeki Denizli ve Menteşe sancaklarından çok daha fazladır. 17 aylık bir dilimi kapsayan ve vukuat-ı cinaiye cetvellerinden farklı olarak faillerin niteliklerine ilişkin bilgiler veren ceraim-i umumiye cetvellerine göre Aydın vilayetinde 616 adet öldürme ve 98 adet öldürmeye teşebbüs suçu gerçekleşmiştir. Aylık vaka ortalaması 42’dir. Bu vakalardan 644 adedinin (%90,20) faili tespit edilirken 70 suç (%9,80) faili meçhul olarak kalmıştır. Kimliği tespit edilen faillerden 751 kişi tutuklanırken 158 kişi firar etmeyi başarmıştır. Buna göre katillerin firar oranı %17,38, suç başına fail ortalaması ise 1,27’’dir. İşlenen suçların 252’si planlayarak öldürme, 240’ı planlamadan öldürme, 45’i üst soydan birisini öldürme, 12’si alt soydan birisini öldürme, 59’u kasıt olmadan ölüme sebebiyet verme ve 98 vaka da adam öldürmeye teşebbüs olarak kayda geçmiştir9. Tüm bu vakalarda 562 bekâr erkek, 253 evli-çocuklu erkek, 68 evli-çocuksuz erkek, 4 dul-çocuklu erkek, 5 dul-çocuksuz erkek ve 17 kadın fail durumundadır. Kadınların medeni durumlarına göre dağılımı ise şöyledir: bekâr kadın 1, evli-çocuklu kadın 11, evli-çocuksuz kadın 2, dul-çocuklu kadın 1 ve dul-çocuksuz kadın sayısı ise 2’dir10. Buna göre öldürme suçlarının %61,83’ü bekâr erkekler, %27,83’ü evli-çocuklu erkekler, %7,48’i evli-çocuksuz erkekler, %0,44’ü dul-çocuklu erkekler, %0,55’i dul-çocuksuz erkekler ve %1,87’si ise kadınlar tarafından işlenmiştir.

Üst soydan birisini öldürmek, “katl-i usûl”, alt soydan birisini öldürmek “katl-i fürû” olarak tanımlanmıştır. BOA, İ.DUİT 79/10. 7 1913 yılına ait verileri inceleyen için Arslan’ın tespitlerine göre vakaların %67’si birden fazla kişi tarafından işlenmiştir. Bahar Arslan, II. Meşrutiyet Dönemi’nde Aydın Vilayeti’nde Güvenlik, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2008, s.49. 8 BOA, DH.EUM.EMN 19/12; 24/3; 26/29; 40/6; 54/3; 57/13; 58/26; 65/22; 99/1; 102/1; DH.EUM.MTK 16/37; 34/9; 35/8; 36/6; 42/7; 43/19; 45/13; 55/12; 58/1; 58/2; 58/8; 61/14; 76/30; 77/10. 9 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 10 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 5 6

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

77

Fatih Öztop

Öldürme suçlarının büyük bir çoğunluğunun faili olan bekâr erkekler, doğal olarak firar edenler sıralamasında da üst sırada yer almaktadırlar ve bekâr erkeklerin %19,75’i firar etmeyi başarmıştır. 451 tutuklamaya karşılık firar edenlerin sayısı 111’dir. Evli-çocuklu erkeklerdeki firar oranı ise, %16,60’dır. Tutuklanan 211 evli çocuklu erkeğe karşılık 42 kişi firar etmiştir. Toplam firariler içinde ise firar edenlerin %70,25’i bekâr erkek ve %26,58’i de evli-çocuklu erkektir. Bunlardan başka 3 evli-çocuksuz erkek ve 1 dul-çocuksuz erkek de firar etmiştir. Kadınlar arasında ise firar sayısı 1’dir ve dul-çocuksuz bir kadın firar etmeyi başarmıştır. Günümüzde, öldürme suçlarında bekâr erkeklerin en çok suç işleyen grup olmasının yanında, ikinci sırayı dul erkekler ve üçüncü sırayı ise evli erkekler almaktadır11. Osmanlı dönemi istatistiklerine baktığımız da ise bekâr erkekler en çok suç işleyen grupken, evli-çocuklu erkekler, çocuksuz olan erkeklere kıyasla daha fazla suça karışmaktadır. Dul olanların oranı ise, evlilere nazaran çok daha düşüktür. Yani aile yapısına göre failler sıralaması geçmişten günümüze değişmiştir. Tabi bu gibi araştırmalardaki denek grubunun bağlı olduğu topluluk da önemli etmenlerdendir. Öldürme olayı, cinayet statüsünde olması dolayısıyla, müebbet yahut muvakkat (ömür boyu veya süreli) kürek, sürgün, kalebendlik, prangabendlik gibi cezaları beraberinde getirirdi. Failler, çoğunlukla 15 yıldan az olmayan (kimi istisnalar hariç) cezalar alırlardı. Bu nedenle öldürme suçları açısından bakıldığında-, cinayet suçundan dolayı önceden sabıkası olan bir kişinin tekrar suç işlemesi (firari olması hariç tutulursa) oldukça düşük bir ihtimal olarak görülmektedir. Ancak, Meşrutiyet’in ilanından sonra ilan edilen genel af dolayısıyla hapishaneler boşaltılmış ve pek çok cinayet suçlusu (kelime anlamı ile cani) salıverilmiş, cinayetten aranan bazılarını ise arama faaliyetlerine son verilmiştir12. Bu durumda da ülke içinde hem suçlarda artış görülmüş, hem de ıslah edilmemiş olan canilerin dışarıda özgürce dolaşmaları nedeniyle sabıkalı kişiler tekrar suç işlemeye başlamışlardır. Kaldı ki, uzun süredir mahkûm olanların evlerini ve işlerini kaybetmeleri, özgür olarak bundan sonra nasıl davranacaklarını bilmemeleri gibi etmenler de, bu kişileri mahkûmiyetten mağduriyete sürüklemiştir. Böylece “serserilik” de artmaya başlamış ve başıboş olan dolaşarak suç işleyen bu kişiler, Osmanlı Devleti’ne ve toplumuna yeni yükler bindirmiştir. Osmanlı Devleti, ceraim-i umumiye cetvellerini tutarken, faillerin sabıka geçmişi konusunu dört başlıkta incelemiştir. Bunlar, “birinci defa”, “sabıkalı”, “mazanne-i sû’dan olanlar” ve “ceraim töhmetiyle maznun bulunanlar”dır. Mazanne sû, kelime anlamı olarak “kendisinden ancak fenalık beklenen kimse13”yi ifade etmektedir. Bu ifade, net olmamakla birlikte, pek çok konuda suç işlemiş ve suç işlemeyi kendisine âdet edinmiş kimseleri işaret etmektedir. “Ceraim töhmetiyle maznun” tanımı ise Osmanlı Devleti’nin “masumiyet karinesi” doğrultusunda hareket ederek zanlıları önce mahkûm edip sonra sorgulamadığını göstermektedir. İşlenen bir cinayet üzerine, ipuçlarının yahut şahitlerin işaret ettiği kişinin suçu ikrar etmemesi yahut yeterli delil bulunmaması durumunda kişi, zanlı sıfatıyla tutuklanır ve bundan sonra yasal işlem başlatılırdı. Bu tanımlar doğrultusunda, “birinci defa” ve “sabıkalı” Tülin İçli, “Adam Öldürme Olayında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Faktörlerin Önemi”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C 4, S 2, Ankara 1987, s.28-29. 12 Taner Aslan, “II. Meşrutiyet Dönemi Genel Af Uygulamaları”, Gazi Akademik Bakış¸C 3, S 5, Ankara 2009, s.46-47. 13 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, 25.Baskı, Ankara 2008, s.589. 11

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

78

Suç Cetvellerine Göre Osmanlı Devletinde “Adam Öldürme” Suçu: Aydın Vilayeti Örneği (1908-1916)

olarak tutuklanan kişilerin suçu kabul ederek veya suçluluğu ispat edilerek zanlı durumundan fail durumuna geçtiğini, “maznun” olanların ise suçluluğunun henüz ispat edilmediği söylenebilir. Faillerin sabıka durumlarına bakıldığında, %87,68’i ilk defa suç işlemiştir ve ceraim-i umumiye cetvellerine yansıyan rakam 797 kişidir. Sabıkalı olanların adedi %9,46’dır ve 86 kişidir. %2,75’lik dilimle 25 kişi olan zanlı sayısına karşılık, öldürme suçları içinde 1 adet mazanne-i sû’dan olan vardır14. Öldürme suçu faillerinden birinci defa suç işleyenler içerisinden 115 kişi; sabıkalılardan 22 kişi, zanlılardan 17 kişi firar ederken, mazanne-i sû’dan olan 1 kişi tutuklanmıştır. Bu rakamlara göre birinci defa suç işleyenlerin %85,07’si yakalanırken, %14,93’ü firar etmiştir. Sabıkalılar içinse bu rakam %74,42 tutuklu ve %25,58 firardır. Zanlılardaki durum bu tablodan biraz daha farklıdır. Faillerin (25 kişi) %32’si tutuklanırken, %68’i firar etmeyi başarmıştır15. Elbette zanlılar için bu kadar az rakam bir ortalama tespiti için çok sağlıklı değildir. Grafik1: Faillerin Mesleki Dağılımları16 Öldürme ve Öldürmeye Teşebbüs

İşsiz; 89; 9,79% Ev Hizmetçisi; 7; 0,77%

İlim Adamı; 1; 0,11%

Memur; 39; 4,29% Tüccar; 14; 1,54%

Zanaatkar; 87; 9,57% Kira Mülkü Sahibi; 6; 0,66%

İşçi; 183; 20,13%

79

Çiftçi; 481; 52,92%

Tüccar ve Sarraf Çalışanı; 2; 0,22%

Öldürme suçu faillerinin mesleki dağılımlarına bakıldığı zaman, faillerin %52,92’sinin ziraatla meşgul olan kişiler olduğu görülmektedir. Sırayla diğer meslek gruplarının suç içindeki oranları şöyledir: %20,13 işçiler, %9,79 işsizler, %9,57 zanaatkârlar, %4,29 memurlar, %1,54 tüccarlar, %0,77 ev hizmetçileri, %0,66 kira geliri ile geçinen mülk sahipleri, %0,11 ilim erbabı olarak anılan yüksek tahsil görmüş kişiler (doktor, avukat vb.) ve tüccarlar, %0,22 tüccar ve sarraf hademeleri. Kuyumcu ve denizcilerin adam öldürme suçlarına karıştıklarına dair herhangi bir bilgi ceraim-i umumiye cetvellerine yansımamıştır17.

14

BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 15 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 16 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 17 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29.

54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

Fatih Öztop

Sanayisi henüz tam olarak oluşmamış ve bir tarım toplumu olan Osmanlı Devletinde, doğal olarak, ağırlıklı bir tarım nüfusu mevcuttu. Bu nedenle, pek çok istatistik içinde olacağı gibi, suçlara yönelik cetvellerde de faillerin büyük bir kısmını ziraatla meşgul olanlar oluşturmaktadır. Öte yandan, suç olgusunun ekonomik hayatla olan doğrudan ilişkisi de mevcuttur ve işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik gibi sorunlar, bireyleri şiddete sevk etmektedir18. Ekonomik açıdan zor koşullarda yaşayan ve çalışan çiftçiler, işçiler ve zanaatkârların suç işleme oranı, daha iyi bir gelirse sahip olan sarraf, tüccar, avukat, doktor gibi meslek mensuplarına kıyasla daha yüksektir. Aydın Vilayeti içerisinde, nüfusun büyük çoğunluğunu (yaklaşık %7819) Müslümanların oluşturması nedeniyle, failler içerisinde de doğal bir şekilde Müslümanlar ön plana çıkmaktadır. Bu suç içerisinde Müslümanların oranı %85,37 iken, gayrimüslimlerin oranı %14,63’tür20. Gerek Slavların işgali altındaki topraklardan gelen muhacirlerin ülke içinde neden olduğu sorunlar ve kentlerin yerlileriyle yaşadıkları çatışmalar21, gerekse bu kişilerin yoksulluk nedeniyle suça yönelmeleri de İslam nüfusunun istatistikler de yüksek orana sahip olmasında etkilidir. Gayrimüslim tebaa ise Müslümanlarla kıyaslandığında, ekonomik açıdan daha zengin olduğu için, suçlardan uzak durmak konusunda daha başarılı olmuşlardır. Öldürme suçlarında, Müslüman tebaadan olan faillerin %85,31’i yakalanmışken %14,69’luk bir kesim firar etmiştir. Buna karşılık Rumlarda bu oran, %66,09 tutuklamaya karşılık %33,91’i firar olarak kayıtlara geçmiştir22. Rumların bu kadar yüksek firar oranına sahip olmasındaki temel neden, çoğunlukla ana yollar üzerinde veya deniz kıyısında ikamet etmelerinden ötürü süratli bir şekilde kaçabilmeleridir. Ayrıca, kimi Rum ve Amerikan taşımacılık şirketlerinin özellikle Rum kaçakçı ve firarileri taşıdığını veya gizli bir şekilde çalıştırdıkları da bilinmektedir23. Hacı David Kumpanyası gibi şirketler, Osmanlı yetkililerinden kaçan ve saklanan kişileri çeşitli limanlardan gizlice alarak24 gerek Yunanistan’a, gerekse kimi Avrupa ülkelerine kaçırmaları nedeniyle Rumların firar oranı Müslüman tebaaya kıyasla daha yüksektir. Müslümanların ise büyük oranda yurt dışında gidebilecekleri bir yer yoktur. Devletin otoritesinden kaçmak isteyen Müslüman halk için tek çözüm dağlara çıkarak eşkıyalık yapmaktır ki, bu durumda da güvenlik güçleri ile çatışma kaçınılmazdı. Dağa çıkıp eşkıya olmak istemeyenler, kırsal bölgede saklanmayı tercih etmişlerdir ancak Osmanlı hükümetine bağlı istihbarat ekipleri firarilere karşı sürekli tetikte olduğu için25 bu tarz girişimler de birkaç ay sonra tutuklanma ile sonuçlanmaktaydı. Zahir Kızmaz, “Şiddetin Sosyo-Kültürel Kaynakları Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C 16, S 2, Elazığ 2003, s.251-252. 19 Salname-i Vilâyet-i Aydın, 1323 Sene-i Hicriyesine Mahsus, Def’a 24, Vilayet Matbaası, s.402; Salname-i Vilâyet-i Aydın, 1326 Sene-i Hicriyesine Mahsus, Def’a 25, Vilayet Matbaası; H. Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, çev. Bahar Tırnakçı, Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s.366-367; 392-395. 20 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 21 Donald Quataert, “Tanzimat Döneminde Ekonominin Temel Problemleri”, Tanzimat – Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, haz. H. İnalcık, M. Seyitdanlıoğlu, Phoenix Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2006, s.485. 22 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 23 BOA, DH.İD 75/7 24 BOA, DH.İD 94/47. 25 Örnek firari mücrimin cetveli için bkz BOA, DH.EUM.MTK 12/54. 18

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

80

Suç Cetvellerine Göre Osmanlı Devletinde “Adam Öldürme” Suçu: Aydın Vilayeti Örneği (1908-1916)

Ceraim-i umumiye cetvellerinde, öldürme suçu faillerinin okur-yazarlık durumuna bakıldığında, faillerin %90,32’sinin okuma yazma bilmedikleri görülmektedir. Okur-yazarların oranı %9,57 iken yüksek tahsil görmüş olan kişilerin oranı ise %0,11’dir26. Bu istatistik aynı zamanda halk içerisindeki okur-yazarlık oranının da bir yansıması gibi görülebilir, zira Osmanlı Devletinde, Müslüman tebaanın okur-yazarlık oranı %10’ların altındadır27. Okuma-yazma bilmek Osmanlı Devleti içinde bir ayrıcalık sayılabilirdi ve okuma-yazma bilen bir kişi devlet kademelerinde çeşitli görevler alabilir, bu bağlamda kendisini suçtan uzak tutabilirdi. Çünkü ekonomik ve kültürel açıdan kendisini geliştirmiş bir kişinin suçtan uzak durması daha yüksek ihtimal iken, ters açıdan bakıldığında, okuma-yazma bilmeyen veya kültürel ve ahlaki açıdan kendisini geliştirememiş olan bir kişinin de suça itilmesi daha kolaydır28. Ceraimi-i umumiye cetvellerinde, okur-yazarlık konusunda olduğu gibi ikametgâh konusunda da keskin bir ayrım vardır. Öldürme suçu faillerinin %74,26’sı köylü, %25,08’i şehirlidir ve %0,66’lık bir kesimi de ikametgâhsızdır. Suç mahalli olarak ise ölüm olaylarının %76,05’i kırsal alanda gerçekleşirken, %23,95’i şehirlerde meydana gelmiştir29. Müslüman köylü ve şehirliler arasında –subay, bürokrat ve memurlar hariç tutulursa– yaşam tarzı, eğitim ve kültür açısından çok büyük farklar yoktur. Bu nedenle, suç istatistiklerinde ortaya çıkan köylü ve şehirli ayrımını, eğitimsel yönünden ziyade sosyolojik, psikolojik ve daha da önemli devlet mekanizmasındaki aksaklıklarda aramak gerekmektedir. Her insan, bir topluluk içerisinde bulunmaya mecburdur ve imkânları ölçüsünde bir sosyal gruba (eğitim grubu, kahvehane grubu, oyun grubu, dinî grup vb.) kendisini kabul ettirmeye çalışmaktadır30. Bu bakımdan şehirliler, köylülere kıyasla daha fazla olan toplumsal baskıdan ötürü kendilerine ve dürtülerine hâkim olmak mecburiyetinde kalırlar. Diğer yandan köylerde ise birey, doğuştan bu toplumsal gruba dâhil edilmiştir. Köylerdeki genel psikolojik baskı, dâhil olduğu gruptan dışlanmak korkusundan kaynaklanır ve dürtüler, bu yolla kontrol altında tutulmaya çalışılır. Köylerde mevcut olan yazısız kurallar, kırsaldaki toplumsal hayatı şekillendirir. Ancak bu otokontrol mekanizmasının birey için dezavantaj olan yönü, bireyi “suçlu hissetme” eğilimi içine sokar31 ve bu bağlamda birey, daha yüksek bir baskı ile karşı karşıya kalır. Bu baskı ise, adalet mekanizmasındaki aksaklıklar, asayiş birimlerinin uzakta bulunması ve kişisel adalet arayışıyla bir araya geldiğinde “suç” ortaya çıkabilir. 26

BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 27 Yahya Akyüz, “Osmanlı Döneminden Cumhuriyete Geçilirken, Eğitim-Öğretim Alanında Yaşanan Dönüşümler”, Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi, C 1, S 2, 2011, s.21. 28 Faruk Erem, medeniyetin suç üzerindeki etkilerini ifade ederken şu cümleleri kurmaktadır: “Medeniyetin suç adedini azalttığını iddia etmek hemen hemen imkansız ise de, suçların nevi ve mahiyetleri üzerinde tesir icra etmiş olduğu şüphenin dışındadır. İnsanlığın emekleme devrinde (kan suçları) diyebileceğimiz suçlar şimdikinden daha çok fazla idi. Medeniyet bu gibi suçlar üzerinde azaltıcı bir tesir icra etmiştir. Bugünkü suçlar daha ziyade hileli, incelmiş zekâ eseri suçlar halindedir. (…) … cemiyetin bünyesi içindeki doğuştan suçlu insanlar, vücutta daima mevcut olan mikroplar gibi, zararsız bir halde kalırlar. Cemiyetin zaaf devirlerinde suçların artışı sebebi de budur.” Faruk Erem, “Suçlu-İnsan Psikolojisi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C 1, S 4, Ankara 1944, s.516-517. 29 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 30 Nihat Nirun, “Sosyal Yapı ve Suça Yöneliş Olayı”, Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü Dergisi, C 5, Ankara 1967, s.132. 31Wendy Minato, vd., “SocialNormsand Natural Resource Management in a Changing Rural Community”, Journal of Enviromental Policy & Planing, Vol. 12, No:4, Routledge Publishs, London, 2010, s.384. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

81

Fatih Öztop

Suçların kırsalda daha fazla işlenmesinin bir diğer nedeni de, Osmanlı güvenlik güçlerinin şehir ve kazalarda konuşlanmasından kaynaklanmaktadır. Şehirlerde meydana gelen anlaşmazlıklarda insanlar, başvurabilecekleri adli otoriteye derhal ulaşabildikleri gibi, köylerde bir emniyet gücünün olmaması, yine insanları kendi çözümlerini üretmeye yönlendirmektedir. Yani kırsal alanda, güvenlik birimlerinin suçu önleyici bir fonksiyonu bulunmamaktadır. Ayrıca kırsaldaki eşkıya baskısı da ayrı bir etmendir. Öldürme suçları açısından bakıldığında, eşkıya şehirlere inemediği için kırsalda hareket etmekte ve buradaki köylüler üzerinde baskı kurmaktadır. Çetelerin iaşeleri için gerekli malzemeleri topladığı yerler de yine köylülere ait bağ ve bahçelerdir. Zira bir eşkıya çetesinin şehre inip karnını doyurması ve tekrar dağa çıkması yahut şehir içerisinde erzak hazırlaması çok olağan olmadığı için, korunaksız köylerden gasp yoluna gitmişlerdir32. Köylerin etrafındaki gözlerden uzak ve boş/ekili araziler de suç işlemeye uygun mahaller olmuştur. Bu boşluk, aynı zamanda firar etmek için de uygun bir ortam sağlamaktadır ki. Köylü faillerin %18,37’si firar etmişken, şehirli faillerin firar oranı %12,28’dir. İkametgâhsız olan 6 failin tamamı da firar etmeyi başarmıştır33.

Grafik 2: Faillerin Yaşlara Göre Dağılımı34

50-60 Yaş 40-50 Yaş Arası; 5; 0,55% Arası; 32; 3,52%

30-40 Yaş Arası; 229; 25,19%

14 Yaşından Küçük; 13; 1,43% 14-20 Yaş Arası; 99; 10,89%

20-30 YaşArası; 531; 58,42%

Öldürme suçu faillerinin yaşlara göre dağılımına bakıldığında 14 yaşından küçüklerin oranı %1,43; 14-20 yaş arasındaki faillerin oranı %10,89; 20-30 yaş arasındaki faillerin oranı %58,42; 30-40 yaş arasındaki faillerin oranı %25,19; 40-50 yaş arasındaki faillerin oranı %3,52; 50-60 yaş arası faillerin oranı %0,55’dir. 60 yaş ve yukarısında herhangi bir kişinin işlediği cinayet, mevcut ceraim-i umumiye cetvellerine yansımamıştır35. 14 yaşından küçük çocukların karıştıkları ölüm olaylarından, 3 vaka hariç, önceden planlamadan gerçekleşen fakat kasıtlı

BOA, DH.MKT 2614/20; DH.EUM.AYŞ 13/70; DH.EUM.ADL 44/63 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 34 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 35 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 32 33

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

82

Suç Cetvellerine Göre Osmanlı Devletinde “Adam Öldürme” Suçu: Aydın Vilayeti Örneği (1908-1916)

olaylardır. 6 tanesinde ise çocuk failler, kasıt olmadan ölüme sebebiyet vermekten ötürü tutuklanmışlardır. Faillerin yarıdan fazlasının 20-30 yaş arasındaki kişiler olmasının temel nedeni hayata atılma yaşıyla ilgilidir. Günümüzdeki öldürme vakalarıyla kıyaslayarak anlatmak gerekirse, bugün öldürme vakalarındaki temel yaş aralığı 30-35 yaştır36. Zorunlu temel eğitim ve bunun üstüne lise, üniversite gibi eğitimlerden geçen bir kişi, hayata ortalama olarak 18-25 arasında atılmakta ve bu yaşlardan itibaren olgunlaşmaya başlamaktadır. Ancak Osmanlı Devleti’nde halkın neredeyse %90’ı okuma-yazma bilmezken ergenliğe adım atan bir çocuk en basitinden tarlada yahut bir zanaatkârın yanında çırak olarak hayata atılmak zorundadır. Böylece çok daha erken yaşta olgunlaşmaya mecbur olan kişi, 20’li yaşlarında artık bir genç değil yetişkindir. Sırf bu nedenledir ki, 100 yıl önce 20-30 yaş aralığındaki insanlar suçun içinde daha fazla yer alırken, günümüzde bu yaş ortalaması 30-35’e yükselmiştir.

Grafik 3: Suçun Nedenlere Göre Dağılımı37 Öldürme ve Öldürmeye Teşebbüs

Servet Hırsı; 44; 4,84%

Irza Tasallut; 19; 2,09%

Aşk; 25; 2,75%

Sarhoşluk; 59; 6,49% Fuhuş ve Eğlence; 15; 1,65% Türlü Nedenler; 427; 46,97%

Meyhanede Tartışma; 18; 1,98%

Düşmanlık ve İntikam; 302; 33,22%

Ceraim-i umumiye cetvellerine yansıyan ve Aydın vilayetinde gerçekleşmiş öldürme suçlarının nedenlerine bakıldığında ölümlerin %33,22’si düşmanlık ve intikam, %4,84’ü servet hırsı, %2,09’u ırza tasallut, %2,75’i aşk, %6,49’u sarhoşluk, %1,65’i fuhuş ve eğlence esnasında, %1,98’i meyhanede çıkan tartışma sonucu meydana gelmişken, %46,79’una ise “türlü nedenler” şeklinde bir açıklama getirilmiştir38.

İçli, agm., s.27. BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 38 BOA, DH.EUM.MTK 74/10; 6/38; 3/17; 8/56; 18/8; 71/20; 4/43; 54/14;73/44; 20/25; 68/29; DH.EUM.EMN 109/32; DH.EUM.THR 88/75; 88/77; DH.EUM.ADL 10/34; 7/29. 36

37

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

83

Fatih Öztop

SONUÇ 1908-1916 yılları arasında, Aydın vilayetinde, suç cetvellerine göre aylık ortalama 42 öldürme vakası yaşanmıştır ve bunların %9.80’i faili meçhul kalmış, faillerin ise %17,38’i (cetvellerin düzenlendiği esnada) firar etmeyi başarmıştır. Faillerin tekrar suça karışma oranı ise %9.46 civarındadır. Bu oranlardan anlaşılmaktadır ki, krizlerin ve savaşların yaşandığı, eşkıyaların iç güvenliği sekteye uğrattığı, Rum çetelerinin devletin aleyhinde faaliyet gösterdiği bir dönemde Batı Anadolu’da bir nebze de olsa asayiş sağlanabilmiş ve savaş koşullarına rağmen bir kaos ortamı oluşmamıştır. Diğer yandan, suçun mükerrerliği oranının oldukça düşük denebilecek bir düzeyde kalması da kanunların yaptırım gücünün yüksek olup suçun tekrar ortaya çıkmasını engellemekte başarılı olduğunu göstermektedir. Diğer yandan, bir tarım toplumu olan Osmanlı Devleti’nde, öldürme suçu faillerinin %74,26’sı köylü iken, günümüz Türkiyesinde köylü faillerin oranı %5 dolaylarındadır39. Suçlulara dair olan bu rakamlar, aynı zamanda toplumsal dönüşümün vardığı noktayı da gözler önüne sermektedir.

KAYNAKLAR BOA, Dosya Usulü İrade Tasnifi: 79/10. BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü Asayiş Kalemi: 13/70 BOA,Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü Emniyet Kalemi: 19/12; 24/3; 26/29; 40/6; 54/3; 57/13; 58/26; 65/22; 99/1; 102/1; 109/32 BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü Muhaberat ve Tensikat Müdüriyeti: 3/17; 4/43; 6/38; 8/56; 12/54; 16/37; 18/8; 20/25; 34/9; 35/8; 36/6; 42/7; 43/19; 45/13; 54/14; 55/12; 58/1; 58/2; 58/8; 61/14; 68/29;71/20; 73/44; 74/10; 76/30; 77/10. BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü Tahrirat Kalemi: 88/75; 88/77. BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Şubesi Takibat-ı Adliye Kalemi: 10/34; 7/29. BOA, Dahiliye Nezareti İdari Kısım: 75/7; 94/47. BOA, Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi: 2614/20. http://rapory.tuik.gov.tr/17-04-2015-15:09:32-9864821993410808291632165154.html?, 17/04/2015 15:09)

(ET

AKYÜZ, Yahya, “Osmanlı Döneminden Cumhuriyete Geçilirken, Eğitim-Öğretim Alanında Yaşanan Dönüşümler”, Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi, C 1, S 2, 2011, s.9-22. ARSLAN, Bahar, II. Meşrutiyet Dönemi’nde Aydın Vilayeti’nde Güvenlik, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2008. ASLAN, Taner, “II. Meşrutiyet Dönemi Genel Af Uygulamaları”, Gazi Akademik Bakış¸ C 3, S 5, Ankara 2009, s.41-59.

39

http://rapory.tuik.gov.tr/17-04-2015-15:09:32-9864821993410808291632165154.html? , (ET 17/04/2015 15:09) TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

84

Suç Cetvellerine Göre Osmanlı Devletinde “Adam Öldürme” Suçu: Aydın Vilayeti Örneği (1908-1916)

DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, 25.Baskı, Ankara 2008. EREM, Faruk, “Suçlu-İnsan Psikolojisi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C 1, S 4, Ankara 1944, s.506-524. İÇLİ, Tülin, “Adam Öldürme Olayında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Faktörlerin Önemi”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C 4, S 2, Ankara 1987, s.21-45. KARPAT, H. Kemal, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, çev. Bahar Tırnakçı, Timaş Yayınları, İstanbul 2010. KIZMAZ, Zahir, “Şiddetin Sosyo-Kültürel Kaynakları Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C 16, S 2, Elazığ 2003, s.279-304. MINATO, Wendy vd., “SocialNormsand Natural Resource Management in a ChangingRural Community”, Journal of Enviromental Policy & Planing, Vol. 12, No:4, Routledge Publishs, London, 2010, s.381-403. NİRUN, Nihat, “Sosyal Yapı ve Suça Yöneliş Olayı”, Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü Dergisi, C 5, Ankara 1967, s.131-151. Salname-i Vilâyet-i Aydın, 1323 Sene-i Hicriyesine Mahsus, Def’a 24, Vilayet Matbaası. Salname-i Vilâyet-i Aydın, 1326 Sene-i Hicriyesine Mahsus, Def’a 25, Vilayet Matbaası. QUATAERT, Donald, “Tanzimat Döneminde Ekonominin Temel Problemleri”, Tanzimat – Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, haz. H. İnalcık, M. Seyitdanlıoğlu, Phoenix Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2006, s.479-487.

TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 75-85

85

View more...

Comments

Copyright � 2017 SILO Inc.